Etiket arşivi: Aksiyon

Noir

Noir

Noir 2001 yılında yayınlanmış, 24 dakikalık 26 bölümden oluşan bir anime. Ryoe Tsukimura’nın yazdığı animeyi Kouichi Mashimo yönetmiş. Eski olduğunu ilk bakışta anlıyorsunuz zaten. Yine de kötü çizimlerin olduğunu söylemeye çalışmıyorum kesinlikle.

Kıyısında köşesinde bile aşk olmasa diyenler buraya lütfen.Noir iki genç kızın geçmişlerine yolculuklarını konu alıyor. Çok masum göründü gözünüze değil mi? Hiç öyle değil; çünkü bu iki kız profesyonel suikastçı. Noir her bölümün başında da anlatıldığı gibi efsanevi bir hikaye. Sonradan bunun gerçek olduğunu öğreniyoruz tabi o ayrı.

Mireille Bouquet ve Kirika Yuumura hem Kirika’nın hafızasını hem aralarındaki bağın ne olduğunu hem de geçmişleriyle ilgili daha fazla şey öğrenmek için çıktıkları yolda Soldats isimli bir örgütle karşılaşırlar. İşler derinleştikçe Soldats’ın aslında düşmanları olmadığını, Mireille’nin ailesinin de Soldats’a üye olduğunu; ancak kızlarını Noir eğitimi için vermek istemediklerinden ortadan kaldırıldıklarını öğreniyoruz. Asıl şok etkisi yaratan şey ise bunu yapanın Kirika olması. Tabii ki bu noktaya gelene kadar çift başına neler neler geliyor o ayrı.

Sonuç olarak Soldats çok köklü bir örgüt. Dünyanın dört bir yanına dağılmış. Noir de bu örgütün mutlak adalet esasına dayalı, günaha bulanmış, yetenekli mi yetenekli iki kızdan oluşan suikastçısı. Aday olarak 3 kız başlaması gerekiyor aslında. Kirika, Mireille ve Chloe. Mireille’nin ailesi kızlarını kurtarma pahasına canlarından oluyor. Geriye iki kişi kalıyor, yalnız ölmeden önce annesinin Mireille’yi Kirika’ya emanet etmesi, bir şekilde hafızasını kaybetmiş olsa da Kirika’nın kalbinde yer ediyor olmalı ki unutmuyor onu.

Kirika hafızasını neden kaybetti, Chloe ile nasıl bir eğitimden geçtiler bunları bilemiyoruz. Chloe ise konaktan hiç ayrılmamış, Kirika’ya hayran diğer aday. Mireille’nin Noir olma yarışından çıktığını düşünen Chloe, Kirika’nın her şeyi hatırlayıp geri gelmesini ve birlikte gerçek Noir’i oluşturmayı o kadar çok istiyor ki. Değişik bir kız.

Bu arada örgüt kendi içinde de farklı görüşlere sahip hale gelmiş. Örgüt içinde örgütün kuruluş amacını unutmuş, dünya haline ayak uydurmuş kişiler de var. Kirika ve Mireille örgüt tarafından öldürülmeye çalışılırken bir yandan da bu atlattıkları zorlukların Noir olma yolunda geçmeleri gereken sınavlar olduğunu öğreniyoruz. Böylece dolaylı da olsa Mireille de hak kazanmış oluyor.

Konakta buluşan Chloe ve Kirika gerçek Noir olma ritüeline hazırlanırken Mireille örgüt içinden başka bir kanadın yardımıyla konağa ulaşıyor. Mireille’yi öldürmek üzere olan Chloe’yi Kirika öldürüyor. Mireille ve Kirika ölümüne mücadele etse de birbirlerine duydukları yakınlık galip geliyor.

Açılış Müziği: Ali Project’ten Coppelia no Hitsugi
Kapanış Müziği: Akino Arai’den Kireina Kanjou
Miyori no Mori (Miyori'nin Ormanı)

Miyori no Mori – Miyori’nin Ormanı

Miyori no Mori (Miyori’nin Ormanı) 2007 yapımı, 107 dakikalık bir anime film. Bazı Stüdyo Ghibli filmlerinin sanat yönetmenliğini yapmış Nizo Yamamoto bu filmde ilk kez yönetmen olarak karşımıza çıkıyor. 2004’te Hideji Oda’nın yazdığı mangadan uyarlanmış.

Miyori no Mori (Miyori’nin Ormanı) esas kız Miyori’nin bebekliğinden bir sahneyle başlıyor. Ailesiyle dede ve ninesini ziyarete giden Miyori piknik yaparlarken bir anda ortadan kaybolur. Hemen aramaya başladılarsa da Miyori’yi ancak bir süre sonra devasa bir kiraz ağacının dallarına tırmanmış halde bulurlar. Miyori’nin yanındaki dedenin köpeği Kuro (siyah) da beyaza dönmüştür. Nedense o kadar da sorgulamazlar bu olayı. Onlar ararken biz görürüz ki; Miyori’yi oraya muhtemelen orman perileri götürür. Kiraz ağacının da bir perisi vardır ve Miyori’ye bu ormanın ona ait olduğunu söyler.

Zaman geçer, 10 yıl sonra Miyori’nin annesi ve babası ayrılır, Miyori babasıyla kalır; ancak onunla ilgilenemeyecek olan baba kızını kendi ailesinin yanına götürür. Böylece Miyori 10 yıl aradan sonra kendi ormanının olduğu köye geri döner. Tabi ki bu olayla ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır. Asabi, huysuz şehir kızı Miyori bu köyde kalmayı istemese de yapabileceği pek bir şey olmadığı için ormanda gezinmelere başlar. Orman perileri Miyori’nin geri geldiğini öğrenince harekete geçerler. Kendilerini ona gösterip anlattılarsa da Miyori onlara inanmaz ve umursamaz. Bu arada ninesi ona perilerle/ruhlarla ilgili şeyler anlatır. Bir süre sonra Miyori hem bu yaratıkları kabul etmeye, hem de ninesinin ormanın şu anki koruyucusu olduğunu, bu görevin kendisine geçeceğini öğrenir.

Elbet bir sıkıntı da olmalıdır ki, ormanın koruyucusu kahramanımız gerçek bir kahraman olabilsin. Köye bir grup adam gelip araştırma yağmaya başlar. Bunun bölgeye yapılması planlanan bir barajla ilgili olduğunu, baraj yapılırsa ormanın ve köyün sular altında kalacağını öğrenen Miyori ormanı kurtarmak için seferber olur. Hem okul arkadaşları hem ninesi hem de orman perilerinin yardımıyla baraj projesine engel olan Miyori kahramanlık görevini yerine getirip ormanın koruyuculuğu görevini devralma isteğini de ortaya koymuş olur. Arada bir yerde Miyori’nin annesi köye gelip Miyori’yi yanında götürmek ister. Miyori annesinin onu değil de kendisini düşündüğünü bildiği için onunla gitmek istemez. Annesi de köyden nefret eden, sürekli bir şeylerden şikayet eden bir kadın bu arada.

Miyori no Mori (Miyori’nin Ormanı)’nda benim asıl dikkatimi şey şu oldu: Baraj için gelen adamlar tehlike altında olan bilmem ne kartalını arıyorlar. Çocuklar sanıyor ki, kartal bulunursa vazgeçecekler. Ne yalan söyleyeyim ben de öyle olacağını düşünmüştüm. Çocuk muyum ne? 😀 Adamlar bulunca öldürüp ne pahasına olursa olsun barajı yapabilir hale gelmek istiyorlarmış meğer. Kapitalist kötü dünya ve saf çocuklar. Doğayı, dünyayı o saf çocuklar kurtaracaklar. Sanırım böyle bir sonuç çıkarılabilir. Bilemedim, sonuç çıkarma konusunda pek iyi değilimdir. 🙂 Çizimleri yine benim hayranı olduğum tipte değil, hafif rahatsız etti. Tekrar izlemem; ama izlediğim için pişman da değilim.

Nobunagun

Nobunagun

Nobunagun da adını meşhur tarihi karakter Oda Nobunaga’dan alan animelerden biri. Nobunagun Masato Hisa’nın aynı adı taşıyan mangasından yola çıkılarak Hiroshi Yamaguchi tarafından yazılıp Nobuhiro Kondo tarafından yönetiliyor. 2014 yılında yayınlanan anime, 13 bölümden oluşmakta. Devamı olsa olurmuş valla.

Dünyayı istila etmeye çalışan, uzaydan gelen ve Evrimsel İstilacı Cisimler (EİC) adlı yaratıklar. Bunlarla savaşma yetisi sağlayan E-genlerine sahip insanlar. Ortalamanın altında bir okul başarısına rağmen silahlar, askeri araçlar, gemiler, uçaklar, tanklar konusunda ileri seviyede bilgi sahibi, asosyal bir lise öğrencisiyken Tayvan’a yaptıkları okul gezisinde EİC saldırısının ortasında kalınca E-geni uyanan Ogura Sio. Bu Ogura Sio Nobunaga’nın reenkarnasyonu olmuş oluyor.

Bu olaydan sonra Ogura Sio bu yaratıklarla savaşmak için oluşturulmuş Dogoo adlı organizasyona dahil olup diğer E-geni sahipleriyle birlikte savaşmaya başlıyor. Sio üzerinden Nobunaga’nın üstün savaş stratejisi tekniklerine vurgu yapılıyor. Nobunagun da Nobunaga’nın kendi yaşadığı dönemde yeni yeni gelişen silahlara verdiği önemden dolayı Sio’nun uyanan silahına verdiği isim.

Bölümlerde yaratıklarla yeni yeni mücadelelere yer verilirken sonlara doğru Komutan olan yaşlı kadın, yardıma gelen uzaylı yaratık, Komutanın sağ kolu olan Saint-Germain ve E-genleri hakkında bilgiler ediniyoruz. Sona doğru bu şekilde açıklık getirmeleri de güzel olmuş.

Nobunagun’un sonucunda dünyanın yaratıklardan kurtulduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz ki tam olarak bu nedenle devamı olabilirmiş demiştim aslında. Şahsi görüşüm eğlenceli, sürükleyici bir anime olduğu yönünde.

Nobunagun’un müziklerini Yutaka Shinya yazmış.

Açılış Müziği: Pay Money to My Pain’in seslendirdiği Respect for the Dead Man

Kapanış Müzikleri:

İlk Bölüm: Pay Money to My Pain’den Respect for the Dead Man

2-5. ve 11-13. Bölümler: Shiori Mutō, Yū Asakawa ve Sumire Uesaka’nın seslendirmesiyle Chīsana Hoshi’nin alfa versiyonu

6-10. Bölümler: Shiori Mutō, Chiwa Saitō, Mutsumi Tamura and Ayumu Murase’nin seslendirmesiyle Chīsana Hoshi’nin beta versiyonu

Nobunaga The Fool

Nobunaga The Fool

Nobunaga The Fool uzun bir aradan sonra yazmak isteyeceğim ilk anime olmazdı sanırım. Aslında kesinlikle yazmak istediğim başka şeyler izledim; ama yazmaya fırsat olmayınca kaldı, daha sakin şekilde yeniden izleyip yazmak en iyisi sanırım.

Asıl konumuza gelecek olursak, Nobunaga The Fool 2014’te yayınlanmış, aşağı yukarı 24 dakikalık 24 bölümden oluşan hem tarihi hem de robotlu bir anime. Shouji Kawamori’nin yazdığı Nobunaga The Fool’u Eiichi Sato yönetmiş.

Oda Nobunaga Savaşan Beylikler Dönemi’nde ülkeyi birleştirerek savaşa son vermeyi amaçlayan tarihi bir kişilik. Nobunaga The Fool’da da yine bu amaç için uğraşan, Oda klanının herkesin aptal olarak gördüğü büyük oğlu. Babası ve erkek kardeşi ölünce klan lideri olmasına mutabık kalınsa da pek bir güvenilmiyor kendisine. Neticede aptal. 😀

Tarihi dediğime bakmayın, tarihi olduğu kadar kurgu bir dünya. Tarihten kişilere farklı karakterler verilmiş bir anime. Doğu ve Batı olmak üzere iki yıldız var. Doğu Nobunaga’nın birlik oluşturmaya çalıştığı, savaşın hakim olduğu dünya. Batı ise gelişmiş ve esasen robotları yapıp gönderen dünya. Gelişmiş Batı az gelişmiş doğunun savaşından nemalanıyor. Tanıdık geldi mi?

Bir de daha özel robotlar var ki onları herkes kullanamıyor, bir de sembol adı verilen kolyelere sahip olanlar kullanıp gücüne güç katabiliyor. Batı’da birliği sağlamış olan da bizim Kral Arthur. Doğu bir yandan kendi içinde savaşırken, bir yandan da Batı’nın istilası tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Düşmanlar sarmış dört bir yanı. Kral Arthur’un derdi de dünyayı sona kavuşturduktan sonra hayallerdeki gibi sadece barışın sürdüğü bir dünya kurabilmekmiş.

Savaşlar savaşlar derken kaçınılmaz olarak kayıplar, yeni kazanımlar, beklenmeyenler, kaçınılmaz sonun getirdikleri, her sonun yeni bir başlangıç olması şeklinde ilerliyor anime. Robot sevenleri buraya alalım. 🙂

Açılış Müzikleri

1-13. Bölümler: Minori Chihara’dan Fool The World

14-24. Bölümler: JAM Project’ten Breakthrough

Kapanış Müzikleri

1-13. Bölümler: Stereo Dive Foundation’dan Axis

14-24. Bölümler: Asuka’dan Orchid (RAN)

Neon Genesis Evangelion

Neon Genesis Evangelion (Shin Seiki Evangerion – Yeni Başlangıç Öğretileri)

Neon Genesis Evangelion 1995-96 yılları arasında gösterilmiş, Hideaki Anno’nun yönetmenliğini yaptığı, hemen hemen 23 dakikalık 26 bölümden oluşan bir anime. Genel olarak sağladığı başarı nedeniyle meşhur animeler arasında yer alıyor.

Neon Genesis Evangelion psikolojik öğeleri çok kullanıyor. Anime gelecek Tokyo’sunda geçiyor. 15 yıl önce kutup bölgesinde inanılmaz bir patlama gerçekleşiyor. İkinci Darbe deniyor buna. Orada tam olarak ne olduğunu insanlara açıklamıyorlar. Melek denilen devasa yaratıklar var. Nerden, neden geldikleri bilinmiyor, öyle saldırıyorlar. BM’ye bağlı NERV adlı gizli kuruluş da Meleklerle savaşmak için Evangelion isimli robotlar geliştiriyor. Bu robotları sadece 14 yaşındaki uygun çocuklar kullanabiliyor.

Komutan İkari bu kuruluşun başında ve çeşitli araştırmalar, gizli projeler yürütüyor. Komutan İkari’nin oğlu Shinji babasından ayrı yaşıyor ve araları kötü. Bir gün babası onu yanına çağırınca hem şaşırıyor hem de gidiyor; ancak gerçek şu ki bir sonraki Evangelion pilotu olarak seçilmiş ve babasının çağırma nedeni sadece bu. Zaten baba-oğul karşılaşması gibi bir şey göremiyoruz. İşin daha kötü kısmı Shinji’nin hiçbir şeyden haberi yokken üsse gelir gelmez haydi Evangelion, kısa adıyla Eva’ya atla ve Melek’le savaş diyorlar. Shinji ne oluyor, yapamam ben bunun için gelmedim diye isyan ederken saldırının etkisiyle bir şeyler yıkılıyor ve tam da bu sırada Evangelion 01 fişe takılı olmamasına rağmen elini kaldırıp Shinji’yi koruyor. E haliyle yakınlaşma kaçınılmaz hale geliyor. Eva 01 ve Shinji arasında bir bağ oluştuğunu söylemeye gerek yok sanırım.

İlk pilot Rei adında bir kız. O da normal değil, sonra zaten neler neler çıkacak ortaya. 3. Pilot ise Almanya’dan geliyor. Onun da kendini beğendirme, bir birey olarak kabul edilme sorunları var. Eva pilotluğunu da bu amaçla yapıyor. Dışarıya karşı ise kendinden emin, kendini beğenmiş bir kız.

Adam Projesi denilen bir proje var. Adam kutup bölgesinde bulunan ve uyanmasının İkinci Darbe’ye neden olduğu söylenen ilk Melek; ancak Komutan İkari sağlam birine benzemiyor, dolaplar dolaplar…

İkinci Darbe’den sağ olarak kurtulan tek bir kişi var, o da Katsuragi Misato. O da babasını affedemiyor, ondan nefret ettiğini söylüyor; ama sonunda babası gibi birine aşık olduğu için de kendini suçluyor. Shinji ise ölümle burun buruna gelip kişisel bir hesaplaşma anı yaşıyor. Neden insanların onunla ilgili kötü düşünmesini istemediğiyle ilgili hesaplaşmalar. Aslında herkes bir şeylerden kaçıyor. Sadece kaçılan şey farklı.

Bir de bu derece ilerlemiş şeyler yapan bilim insanlarının hala Adem ve Havva inancına takılıp kalması garip geldi bana. Zaten çeşitli dinlerden unsurlar da fazlaca yer alıyor.

Neyse Melekler gelmeye devam ediyor, savaşlar da devam ediyor. 4. pilot olarak Shinji’nin okuldan arkadaşı seçiliyor. İlk savaşında herkes ölmenin eşiğindeyken Eva 01 uyanıp Melek’i öldürüyor ve başına çöküp öldürdüğü Melek’i yemeye başlıyor. Bu noktada herkes dehşete kapılmışken NERV’deki bilgisayar uzmanı Akagi Ritsuko zırh gibi görünen şeylerin aslında Eva’yı kontrol altında tutmak için var olduğunu, Eva’nın gerçek yüzünün bu olduğunu itiraf ediyor. Ayrıca Eva 01 bilim adamlarının üstünde çalıştığı S2 Machine dedikleri şeyi kendi kendine gerçekleştiriyor, yani öldürdüğü Melek’in kolunu koparıp kendi kopmuş koluna takıyor ve o kolu kendi parçası haline getiriyor.

Bu olaylar olurken Eva 01’in kontrolünü tamamen kaybeden ekip Shinji’yi de kurtaramıyor. Shinji özel bir sıvıyla dolu kabinin içinde gözle görülemez bir hal alıyor. “Daha önce de böyle bir şey oldu ve kurtarma başarılı olamadı.” diyen Ritsuko’nun bu sözlerinin aslını sonra öğreniyoruz. Shinji ise bu halde görüntüler görünüyor. Bu aynı zamanda Shinji’nin annesi ve Komutan İkari hakkında da birçok şey öğrendiğimiz yer oluyor.

Henüz öğrencilik döneminde sivrilen bilim insanı aslında İkari Yui, yani Shinji’nin annesi oluyor. İkari Gendo Yui’ye çalıştığı örgüt nedeniyle yakınlaşıp evleniyor ve Yui’nin soyadını alıyor. Yui Evangelion yapımı çalışmalarında bulunuyor ve ilk test pilotluğunu yapıyor. İşler ters gidip de şu an Shinji’nin bulunduğu forma geçince maalesef kurtarılamıyor. Shinji de annesi ve babasını görüyor. Babası ve annesi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:

  • İkinci Darbe’nin daha yeni olduğu bu cehennemde yaşayabilecek mi?
  • Yaşamaya çalışırsan her yer cennet olabilir. Yaşadığı için, yaşadığı müddetçe mutlu olma şansı var.

İkari Yui’nin ölümünden sonra İkari Gendo çok değişiyor. 1 hafta ortadan kayboluyor ve sonra yeni bir proje başlatıyorum diye geri geliyor. Yanında da bir tanıdığımın çocuğu ilk pilot Rei’i getiriyor. Rei’in İkari Yui’ye benzerliği dikkat çekiyor. Bu arada Ritsuko’nun annesi ve Komutan İkari arasında bir ilişki var. Rei bir gün Akagi’nin olduğu yere geliyor kaybolduğunu söyleyerek. Rei’in konuşmasından hoşlanmayan Akagi onu Komutan İkari’ye şikayet etmekle tehdit edince Rei “O öyle söylüyor zaten. İnatçı, işe yaramaz diyor.” diyor. Akagi kendini kaybedip Rei’i muhtemelen öldürüyor ve bir silah sesiyle Akagi de yere uzanıyor.

Melekler savaşlar devam ediyor diğer yandan. Asuka rezalet halde. İç çekişmesi pilotluk yapmasına engel oluyor. Kendinde tek değer olarak gördüğü pilotluğu yapamadıkça daha da kötü hissediyor kendini. Rei Shinji’yi kurtarmak için kendini feda ediyor, sonunda Rei’in bulunduğu kabin bulunuyor. Ekibin başındaki Ritsuko nedense bunun gizli kalmasını emrediyor. Rei hastanede ve Komutan İkari’nin hesap verdiği, aslında ipleri çeken gizli üst örgüt Seele’ye Rei’in yaşadığını söylemiyorlar, Komutan İkari onun yerine Ritsuko’yu sunuyor onlara.

Asuka ile birlikte gelen Misato’nun eski erkek arkadaşı da çift taraflı çalışıyor; bazı gizli bilgileri öğreniyor ve ortadan kaybolmadan önce bu gizli bilgilerin olduğu bir kapsülü Misato’ya veriyor. NERV üssünde gizli bir bölümün kapısında Ritsuko, Misato ve Shinji’yi görüyoruz. İçeri giriyorlar, Rei’in odası, Rei’in doğduğu yer, başarısız olan Evangelionlar’ın mezarı, İkari Yui’nin kaybolduğu yer de burası. Evalar’ı pilotsuz çalıştırmak için kullanılan model kabinin merkezi, sıvı dolu tankın içinde de bir sürü Rei. Yani Rei model kabinin kendisiymiş aslında.

“İnsan Tanrı’yı buldu, ele geçirmeye çalıştı. Ceza olarak İkinci Darbe gerçekleşti 15 yıl önce. Bulunan Tanrı yok oldu; ama insan kendi eliyle Tanrı’yı yeniden hayata getirmeye çalıştı ve Adam’ı yarattı. Adam’dan Tanrı’ya benzeyen insanları yani Evalar’ı yarattı. Eva da aslında insan; ama ruhu yok. Bu şekilde yaratılıp ruhu olan tek vücut Rei.” diye açıklama yapıyor Ritsuko.

Dışarıda ise şehir yıkılıyor. Herkes başka yerlere taşınıyor. Asuka hiçbir işe yaramıyorum diye isyanlarda. Shinji yalnızım kimse kalmadı diye isyanlarda. Bu sıralarda da 5. çocuk geliyor üsse. Adı Kaoru. Rei ile konuşup “İkimiz de aynıyız, Lilim’in şeklini aldık.” diyor. Daha sonra anlıyoruz ki Lilim dediği aslında insan. Kaoru’nun son Melek olduğu ortaya çıkıyor. Doğrudan üssün içinde saldırıyor; ama Shinji durdurup dışarıya çıkarmayı başarıyor. Zorlu bir sürecin ardından Kaoru’nun da bu sonu kabul edip Shinji’yi ikna etmesiyle Kaoru’yu öldürüyor. Suçluluk duygusu tabii ki var; ama bundan kurtulma çabası da.

Komutan İkari’nin asıl projesi İnsanlık Araç Projesi sonunda faaliyete geçiyor, son bölümde bu projenin içindeki Shinji’yi görüyoruz. Proje herkesin ruhunda eksik olan bir nokta olduğu gerçeğinden yola çıkıp her şeyi başa döndürerek bu eksikliği doldurma amacını taşıyor. Proje herkese uygulanınca da “Herkes tek olacak!” deniyor.

İzlemeye başladıktan sonra hatırladım ki Neon Genesis Evangelion’u birkaç yıl önce de izlemiştim; ama tamamen unutmuşum. Bu yazıların asıl nedeni de bu değil mi zaten? 😇

Yukarıda da bahsettiğim gibi psikolojik öğelerin ön planda olduğu bir anime. Severim böyle türleri; ama işin içinde çok fazla yön olup da her şey açıklanmayınca, dallanıp budaklanınca kendimi aptal gibi hissedip üzülmüyor da değilim. 🙁 Neon Genesis Evangelion serisi filmlerini izledikten belki aydınlanırım. Siz de eski oluşuna bakmayın, izleyin. 🙂

Neon Genesis Evangelion Açılış Müziği: Yoko Takahashi’den A Cruel Angel’s Thesis

Neon Genesis Evangelion Kapanış Müziği: Claire Littley’den Fly Me to the Moon

Muteki Kanban Musume - Ramen Fighter Miki

Muteki Kanban Musume

Muteki Kanban Musume (Yenilmez Servis Elemanı); Jun Sadogawa’nın yazdığı mangadan uyarlanan, 2006 yapımı, 12 bölümlük bir anime. Bölümler yaklaşık 25 dakikadan oluşuyor. Yönetmenliğini ise Nobuo Tomizawa yapıyor.

Kahramanımız Miki Onimaru annesinin işlettiği ramen dükkanında çalışıyor çalışmasına ama ne teslimatları tam vaktinde yapıyor ne de aslında doğru düzgün işe yarıyor. Faydadan çok zarar veriyor desek yeri. 20 yaşında olmasına rağmen çocuk akıllı, çok enerjik, dövüşçü ama diğer yandan da yardıma ihtiyacı olanların yardımına koşan biri. Karşılarında fırını olan Megumi Kannazuki okuldan arkadaşı ve sürekli Megumi ile Miki sürekli kavga ediyor. Megumi ne yaparsa yapsın bir türlü kazanmayı başaramıyor.

Bir de Kankuro Nishiyama var. O da okul döneminde Miki’den çok çekmiş, 4 yıl aradan sonra döndüğü şehirde Miki’yi yenip intikamını almak ve hayata devam edebilmek umuduyla Miki’ye sürekli meydan okuyor. Her seferinde daha sefil halde yenilse de…

Bu dalaşmaları, Miki’nin annesinin tepkileri gibi aslında ekstrem bir ailenin günlük hayatını izliyoruz. 🙂

Açılış Müziği: Masami Okui’den Wild Spice

Kapanış Müziği: Naozumi Takahashi’den Mutekina Smile

Murder Princess - Mādā Purinsesu

Murder Princess

Murder Princess Sekihiko Inui’nin 2005-2007 yılları arasında yayınlanan mangasından uyarlanan, 2007 yılında gösterilen  6 bölümlük bir anime. Yani deneme yapılıp kısa kesilmiş. Bölümler ortalama 24 dakika sürüyor.

Anime sarayda bir isyanla başlıyor. Prenses gizli geçitten kaçırılıyor, hizmetçisi prensesin yerine geçiyor şeklinde klasik bir akış. Sonrasında kaçan Prenses Alita ormanda bir canavarla karşılaşıyor, korkuyla koşarken ödül avcısı  Master Faris’le karşılaşıyor. Canavar peşinden gelince paniğe kapılan Prenses Alita ikisinin birden uçurumdan düşmesine neden oluyor. Düşerken bir ışık, aşağıya nispeten yavaş bir iniş ve sonucunda ruhlarının yer değiştirmesi. Ruhlar Yasası deniyormuş buna, iki kişi aynı anda ölümle karşı karşıya kalınca yer değiştirebilirlermiş. Sonuç olarak prenses ödül avcısının, ödül avcısı da prensesin vücudunda.

Prenses Alita gözünün önünde devasa bir canavarı öldüren Faris’ten sarayı ve ülkeyi kurtarmasını istiyor ve ödül olarak da kendini sunuyor. Faris kabul ediyor. Yanındaki iki yaratık yardımcısı ve prensesle saraya gidiyorlar. İsyanın başındaki profesörü yeniyorlar ve Faris prensesin vücudunda taç giyiyor.

Profesör geri adım atmıyor, yine saldırıyor hem de taç giyme seremonisi sonrasında yapılan geçit töreninde. Prenses canavarı öldürüyor ve halkın güvenini kazanıyor. Bu arada Faris’in vücudundaki Prenses Alita da öldürülen eski hizmetçisinin adını alarak Mirano adıyla Prenses’e hizmet ediyor. Profesör Mirano’yu kaçırmayı başarıyor. Prenses kurtarmak için gittiğinde gizemli bir savaşçı yardım ediyor. Bir de bakıyorlar ki bu gizemli savaşçı uzun süredir haber alınamayan Prens Kaito! Aman Allah’ım gerçek kral geri döndü. 😀 Kaito taç giyiyor, ama Kaito’yu zırhının içinde bir cadıyla işler çevirirken de gördüğümüz için aslında kötü adam olduğunu anlıyoruz çoktan. Sadece amacını bilmiyoruz; ama onu da öğreneceğiz elbet. Zaten hepi topu 6 bölüm. 😀

Cadı Prenses Alita’yı gizli odaya götürüp kapısını açmaya çalışıyor. Bir şeylerin ters gittiğini anlayan prenses cadıyla savaşmaya başlıyor. Bu arada cadı şu an prenses kılığındaki Faris’in köyünü yakıp babasını öldüren kişi. Prenses ve Cadı savaşırken araya zırhıyla Kaito giriyor. Çarpışma taht odasının duvarlarının yıkılmasına neden olunca Prens Kaito asıl asiler bunlar diyerek Prenses ve ekibini hedef gösterince çevreleri sarılıyor.

Zar zor kaçıyorlar, prenses yaralı. Kaçarken profesörün yardımcısı robot kızları da yanlarına alıyorlar. Kızlar profesör de cadı tarafından kullanıldı, her şey Teoria yüzünden deyince Prenses Alita ‘Nedir peki bu Teoria?’ diye soruyor haklı olarak.

Açıklıyoruz; Teoria geçmiş döneme ait teknolojinin kaynağı. Bir zamanlar insanlık Teoria ile bilim ve teknolojinin zirvesine ulaşıyor. Sonucunda ise bu teknolojiyle ormanlardaki canavarlar veya Faris’in yardımcıları gibi yaratıklar oluşturulup herkes birbiriyle savaşıyor. İnsanlık tamamen yok olmanın eşiğindeyken geriye kalan birkaç kişi Teoria’yı bir yere kilitleyip kullanımını yasaklıyor. İnsanlık tarihi yeniden başlarken Teoria’nın kilidini açma ve kullanma hakkı sadece bir ailenin kız çocuklarına veriliyor. Şu anki kilit kim dersiniz? Tabii ki Prenses Alita başka kim olacaktı?!

Bilgiler tamam, Teoria ile her şeyi yapmak mümkün. Vücutlarına geri de dönebilirler. Kızlar bunun peşinde ama daha önemlisi kötü Prens Kaito’yu durdurmak istiyorlar. Zar zor şehre dönüp gece saraya baskın yapıyorlar. Saraydaki herkes zaten bunları beklediği için bu açıdan başarılı olduğu söylenemez. Prenses Alita, Mirano, cadı ve Prens Kaito gizli odaya giriyor. Kıran kırana mücadeleyi Prenses Alita kazanıyor; ama Teoria aktif edilmiş halde. Durdurmanın tek yolu tamamen durdurmak. Eğer bunu yaparlarsa Faris’in yardımcıları dahil eski teknolojiyle hayatta olan her şey de yok olacak. Zor bir karar olsa da sonunda durduruyorlar. Yardımcılar veda ediyor Masterlarına. 😢

Sürekli savaş meydanlarında yer alan Prenses Alita’ya düşmanları Murder Princess adını takıyor. Kendi çaplarında düzen kurup öyle yaşamaya devam ediyorlar işte. 🙂

Müzikler:

Açılış Müziği: BACK-ON’dan Hikari Sasuhou

Kapanış Müziği: Romi Park’tan Naked Flower

Myriad Colors Phantom World

Musaigen No Fantomu Waarudo – Myriad Colors Phantom World

Musaigen no Fantomu Waarudo – Myriad Colors Phantom World, Sonsuz Renklerin Hayal Dünyası olarak çevrilebilir sanırım. Yepyeni bir anime olarak 23-24 dakikalık 13 bölümle karşımızda. Sōichirō Hatano’nun kurgu romanından uyarlanmış.

Deney yapan bir kurumdan yanlışlıkla dünyaya bir virüs yayılıyor. Bu virüs insanların beyninde bir değişikliğe neden oluyor ve nedenle hem hayalet gibi yaratıklar gözle görülür hale geliyor hem de özel güçlere sahip çocuklar doğmaya başlıyor.

Bu çocuklar özel güçleriyle hayaletlerle savaşıp onları mühürleyebiliyorlar. Hosea Akademi özel güce sahip çocukların toplanıp hayaletlerle savaştığı bir öğrenci kulübüne sahip.

Kahramanlarımız da bu kulübün üyeleri arasından: Haruhiko Ichijo hayaletlerin resmini çizerek onları mühürleyebiliyor. Mai Kawakami vücudundaki çeşitli organlarda bulunan temel elementlerin gücüyle hayaletlerle savaşıyor. Reina Izumi minik bir kız olmasına karşın bütün dünyayı yiyebilecek potansiyele sahip bir hayalet yiyici. Koito Minase yaşadıklarından dolayı insanlardan uzaklaşmış, sesiyle hayaletlerle savaşıp onları mühürlüyor. Ruru esasen bir hayalet. Minik bir peri görünümünde ve sonradan anlıyoruz ki aslında Ruru’yu bilinçsiz şekilde Haruhiko yaratmış. Kurumi Kumamakura aynı Hosea Akademi’nin ilkokul bölümünden pelüş ayısıyla dolaşıp uzaktan bu gruba bakan bir kız çocuğu gibi görünse de aslında oyuncak ayısı Albrecht’in dev büyüyüp canlanmasını sağlıyor. Arisu Himeno virüsün yayıldığı kurumla da bağlantısı olan ve kulüp üyelerine bu işleri getiren öğretmen.

Her bir bölümde farklı hayaletlerle savaşlar izleyip karakterlerin hayatlarına dair bilgiler ediniyoruz. Son olarak büyük göğüs ve erotiklik çağrıştıran sahneler uyarısı yapmam gerektiğini düşündüm; ama aşırı derecede değil! 🙂