Etiket arşivi: Bilimkurgu

Neon Genesis Evangelion

Neon Genesis Evangelion (Shin Seiki Evangerion – Yeni Başlangıç Öğretileri)

Neon Genesis Evangelion 1995-96 yılları arasında gösterilmiş, Hideaki Anno’nun yönetmenliğini yaptığı, hemen hemen 23 dakikalık 26 bölümden oluşan bir anime. Genel olarak sağladığı başarı nedeniyle meşhur animeler arasında yer alıyor.

Neon Genesis Evangelion psikolojik öğeleri çok kullanıyor. Anime gelecek Tokyo’sunda geçiyor. 15 yıl önce kutup bölgesinde inanılmaz bir patlama gerçekleşiyor. İkinci Darbe deniyor buna. Orada tam olarak ne olduğunu insanlara açıklamıyorlar. Melek denilen devasa yaratıklar var. Nerden, neden geldikleri bilinmiyor, öyle saldırıyorlar. BM’ye bağlı NERV adlı gizli kuruluş da Meleklerle savaşmak için Evangelion isimli robotlar geliştiriyor. Bu robotları sadece 14 yaşındaki uygun çocuklar kullanabiliyor.

Komutan İkari bu kuruluşun başında ve çeşitli araştırmalar, gizli projeler yürütüyor. Komutan İkari’nin oğlu Shinji babasından ayrı yaşıyor ve araları kötü. Bir gün babası onu yanına çağırınca hem şaşırıyor hem de gidiyor; ancak gerçek şu ki bir sonraki Evangelion pilotu olarak seçilmiş ve babasının çağırma nedeni sadece bu. Zaten baba-oğul karşılaşması gibi bir şey göremiyoruz. İşin daha kötü kısmı Shinji’nin hiçbir şeyden haberi yokken üsse gelir gelmez haydi Evangelion, kısa adıyla Eva’ya atla ve Melek’le savaş diyorlar. Shinji ne oluyor, yapamam ben bunun için gelmedim diye isyan ederken saldırının etkisiyle bir şeyler yıkılıyor ve tam da bu sırada Evangelion 01 fişe takılı olmamasına rağmen elini kaldırıp Shinji’yi koruyor. E haliyle yakınlaşma kaçınılmaz hale geliyor. Eva 01 ve Shinji arasında bir bağ oluştuğunu söylemeye gerek yok sanırım.

İlk pilot Rei adında bir kız. O da normal değil, sonra zaten neler neler çıkacak ortaya. 3. Pilot ise Almanya’dan geliyor. Onun da kendini beğendirme, bir birey olarak kabul edilme sorunları var. Eva pilotluğunu da bu amaçla yapıyor. Dışarıya karşı ise kendinden emin, kendini beğenmiş bir kız.

Adam Projesi denilen bir proje var. Adam kutup bölgesinde bulunan ve uyanmasının İkinci Darbe’ye neden olduğu söylenen ilk Melek; ancak Komutan İkari sağlam birine benzemiyor, dolaplar dolaplar…

İkinci Darbe’den sağ olarak kurtulan tek bir kişi var, o da Katsuragi Misato. O da babasını affedemiyor, ondan nefret ettiğini söylüyor; ama sonunda babası gibi birine aşık olduğu için de kendini suçluyor. Shinji ise ölümle burun buruna gelip kişisel bir hesaplaşma anı yaşıyor. Neden insanların onunla ilgili kötü düşünmesini istemediğiyle ilgili hesaplaşmalar. Aslında herkes bir şeylerden kaçıyor. Sadece kaçılan şey farklı.

Bir de bu derece ilerlemiş şeyler yapan bilim insanlarının hala Adem ve Havva inancına takılıp kalması garip geldi bana. Zaten çeşitli dinlerden unsurlar da fazlaca yer alıyor.

Neyse Melekler gelmeye devam ediyor, savaşlar da devam ediyor. 4. pilot olarak Shinji’nin okuldan arkadaşı seçiliyor. İlk savaşında herkes ölmenin eşiğindeyken Eva 01 uyanıp Melek’i öldürüyor ve başına çöküp öldürdüğü Melek’i yemeye başlıyor. Bu noktada herkes dehşete kapılmışken NERV’deki bilgisayar uzmanı Akagi Ritsuko zırh gibi görünen şeylerin aslında Eva’yı kontrol altında tutmak için var olduğunu, Eva’nın gerçek yüzünün bu olduğunu itiraf ediyor. Ayrıca Eva 01 bilim adamlarının üstünde çalıştığı S2 Machine dedikleri şeyi kendi kendine gerçekleştiriyor, yani öldürdüğü Melek’in kolunu koparıp kendi kopmuş koluna takıyor ve o kolu kendi parçası haline getiriyor.

Bu olaylar olurken Eva 01’in kontrolünü tamamen kaybeden ekip Shinji’yi de kurtaramıyor. Shinji özel bir sıvıyla dolu kabinin içinde gözle görülemez bir hal alıyor. “Daha önce de böyle bir şey oldu ve kurtarma başarılı olamadı.” diyen Ritsuko’nun bu sözlerinin aslını sonra öğreniyoruz. Shinji ise bu halde görüntüler görünüyor. Bu aynı zamanda Shinji’nin annesi ve Komutan İkari hakkında da birçok şey öğrendiğimiz yer oluyor.

Henüz öğrencilik döneminde sivrilen bilim insanı aslında İkari Yui, yani Shinji’nin annesi oluyor. İkari Gendo Yui’ye çalıştığı örgüt nedeniyle yakınlaşıp evleniyor ve Yui’nin soyadını alıyor. Yui Evangelion yapımı çalışmalarında bulunuyor ve ilk test pilotluğunu yapıyor. İşler ters gidip de şu an Shinji’nin bulunduğu forma geçince maalesef kurtarılamıyor. Shinji de annesi ve babasını görüyor. Babası ve annesi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:

  • İkinci Darbe’nin daha yeni olduğu bu cehennemde yaşayabilecek mi?
  • Yaşamaya çalışırsan her yer cennet olabilir. Yaşadığı için, yaşadığı müddetçe mutlu olma şansı var.

İkari Yui’nin ölümünden sonra İkari Gendo çok değişiyor. 1 hafta ortadan kayboluyor ve sonra yeni bir proje başlatıyorum diye geri geliyor. Yanında da bir tanıdığımın çocuğu ilk pilot Rei’i getiriyor. Rei’in İkari Yui’ye benzerliği dikkat çekiyor. Bu arada Ritsuko’nun annesi ve Komutan İkari arasında bir ilişki var. Rei bir gün Akagi’nin olduğu yere geliyor kaybolduğunu söyleyerek. Rei’in konuşmasından hoşlanmayan Akagi onu Komutan İkari’ye şikayet etmekle tehdit edince Rei “O öyle söylüyor zaten. İnatçı, işe yaramaz diyor.” diyor. Akagi kendini kaybedip Rei’i muhtemelen öldürüyor ve bir silah sesiyle Akagi de yere uzanıyor.

Melekler savaşlar devam ediyor diğer yandan. Asuka rezalet halde. İç çekişmesi pilotluk yapmasına engel oluyor. Kendinde tek değer olarak gördüğü pilotluğu yapamadıkça daha da kötü hissediyor kendini. Rei Shinji’yi kurtarmak için kendini feda ediyor, sonunda Rei’in bulunduğu kabin bulunuyor. Ekibin başındaki Ritsuko nedense bunun gizli kalmasını emrediyor. Rei hastanede ve Komutan İkari’nin hesap verdiği, aslında ipleri çeken gizli üst örgüt Seele’ye Rei’in yaşadığını söylemiyorlar, Komutan İkari onun yerine Ritsuko’yu sunuyor onlara.

Asuka ile birlikte gelen Misato’nun eski erkek arkadaşı da çift taraflı çalışıyor; bazı gizli bilgileri öğreniyor ve ortadan kaybolmadan önce bu gizli bilgilerin olduğu bir kapsülü Misato’ya veriyor. NERV üssünde gizli bir bölümün kapısında Ritsuko, Misato ve Shinji’yi görüyoruz. İçeri giriyorlar, Rei’in odası, Rei’in doğduğu yer, başarısız olan Evangelionlar’ın mezarı, İkari Yui’nin kaybolduğu yer de burası. Evalar’ı pilotsuz çalıştırmak için kullanılan model kabinin merkezi, sıvı dolu tankın içinde de bir sürü Rei. Yani Rei model kabinin kendisiymiş aslında.

“İnsan Tanrı’yı buldu, ele geçirmeye çalıştı. Ceza olarak İkinci Darbe gerçekleşti 15 yıl önce. Bulunan Tanrı yok oldu; ama insan kendi eliyle Tanrı’yı yeniden hayata getirmeye çalıştı ve Adam’ı yarattı. Adam’dan Tanrı’ya benzeyen insanları yani Evalar’ı yarattı. Eva da aslında insan; ama ruhu yok. Bu şekilde yaratılıp ruhu olan tek vücut Rei.” diye açıklama yapıyor Ritsuko.

Dışarıda ise şehir yıkılıyor. Herkes başka yerlere taşınıyor. Asuka hiçbir işe yaramıyorum diye isyanlarda. Shinji yalnızım kimse kalmadı diye isyanlarda. Bu sıralarda da 5. çocuk geliyor üsse. Adı Kaoru. Rei ile konuşup “İkimiz de aynıyız, Lilim’in şeklini aldık.” diyor. Daha sonra anlıyoruz ki Lilim dediği aslında insan. Kaoru’nun son Melek olduğu ortaya çıkıyor. Doğrudan üssün içinde saldırıyor; ama Shinji durdurup dışarıya çıkarmayı başarıyor. Zorlu bir sürecin ardından Kaoru’nun da bu sonu kabul edip Shinji’yi ikna etmesiyle Kaoru’yu öldürüyor. Suçluluk duygusu tabii ki var; ama bundan kurtulma çabası da.

Komutan İkari’nin asıl projesi İnsanlık Araç Projesi sonunda faaliyete geçiyor, son bölümde bu projenin içindeki Shinji’yi görüyoruz. Proje herkesin ruhunda eksik olan bir nokta olduğu gerçeğinden yola çıkıp her şeyi başa döndürerek bu eksikliği doldurma amacını taşıyor. Proje herkese uygulanınca da “Herkes tek olacak!” deniyor.

İzlemeye başladıktan sonra hatırladım ki Neon Genesis Evangelion’u birkaç yıl önce de izlemiştim; ama tamamen unutmuşum. Bu yazıların asıl nedeni de bu değil mi zaten? 😇

Yukarıda da bahsettiğim gibi psikolojik öğelerin ön planda olduğu bir anime. Severim böyle türleri; ama işin içinde çok fazla yön olup da her şey açıklanmayınca, dallanıp budaklanınca kendimi aptal gibi hissedip üzülmüyor da değilim. 🙁 Neon Genesis Evangelion serisi filmlerini izledikten belki aydınlanırım. Siz de eski oluşuna bakmayın, izleyin. 🙂

Neon Genesis Evangelion Açılış Müziği: Yoko Takahashi’den A Cruel Angel’s Thesis

Neon Genesis Evangelion Kapanış Müziği: Claire Littley’den Fly Me to the Moon

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse, bir çok ürünün arasında ” Durun bunun animesini de yapalım.” denilerek ortaya çıkmış desek yeri. Muv-Luv 2003’te yetişkinliklere yönelik oyun olarak çıkıyor. Devam oyunları, mangalar, hikayeler derken 2012’de Muv-Luv Alternative: Total Eclipse adlı tefrika roman animeye dönüştürülüyor. Anime serisi ortalama 24:30 dakikalık 24 bölümden oluşuyor. Yönetmenliğini Masaomi Ando yapıyor. Dolu dolu 24 bölüm, olaylar olaylar, toparlayıp yazmak gözümü korkutuyor resmen. Bir yerden başlamak lazım ve başlıyoruz:

Yıl 1967. İnsanoğlu Marslılarla ilk kez temas ediyor. Yalnız bu bir hayli kötü sonuçlar doğuruyor. Tek amacı insanlığı yok etmek olan uzaylılar, BETA, ile 1. Ay Savaşı yapılıyor. 1973 yılına gelindiğinde ise BETA ilk kez dünyaya ayak basıyor. Sonra 1997 yılına zıplayıp esas kızımızın gençliğini görüyoruz. Esas kızımız Yui Takamura Japonya’da Yüzey Pilotluğu Eğitim Okulu’nda öğrenci olarak çıkıyor karşımıza. Bu arada dünyada birçok yer BETA işgaline uğramış, birçok insan ülkesini kaybetmiş ve Japonya da zor bir durumda. 1998’de o kadar zor durumda ki öğrenciler bile bir anda kendilerini savaşın ön saflarında buluyor, Yui 5 arkadaşını bu ilk savaşlarında kaybediyor. Hem de BETA tarafından yenilmek üzereyken kendisine daha öncesinde öldürmesini yalvarır halde. O savaşın sonunda kendine geldiğinde düşünüyor: “Yaşayanlar ölüleri saymayı ne zamandan beri bıraktı acaba? Dünya gerçekten yok oluşa doğru mu gidiyor acaba?”

3 yıl sonra Alaska’daki Birleşmiş Milletler’e ait Yuukon Üssü’ndeyiz. BETAlarla savaşmak için Taktik Yüzey Savaşçıcı – TSF denilen robotlar kullanılıyor ve ülkesini kaybetmiş ülkeler TSF üretim ve geliştirme faaliyetlerine BM bünyesinde bu gibi üslerde devam edebiliyor.

Kahramanlarımız da Japon-Amerikan TSF geliştirme ekibi, XFJ Projesi’nde çalışan insanlar. Bu ekip çok uluslu. Projenin başında Yui Takamura var. Plotlar Amerika’dan Yuuya Bridges; Japon-Amerikan melezi, babasını tanımıyor, dedesi başta olmak üzere insanlardan Japonlarla ilgili hep kötü şeyler duyduğu için kendini sadece Amerikan olarak tanıtıyor. Aynı zamanda Japon olduğunu inkar ediyor. İsveç’ten Stella Bremer; büyük göğüsleri ve nişancılığıyla öne çıkıyor. İtalya’dan Valeria Giacosa; uzun boylu uzun saçlı yakışıklı İtalyan erkeği imajında ve sürekli birilerine asılıyor. Nepal’den Tarisa Manendal; kısa boylu, esmer tenli yenilgiyi kabul edemeyen bir pilot. Ekibin en yüksek rütbelisi, komutanı da Türkiye’den İbrahim Doğulu; vakti zamanında daha yüksek rütbeliyken emirleri hiçe sayıp BETAlardan kaçan mültecilere yardım ettiği için rütbesi düşürülüyor.

Bir de Sovyet ekip var. Meşhur Scarlet Twins denilen kızlar Cryska ve İnia. Bu kızlar da başlı başına bir proje. Bir tür çalışma sonucunda oluşturulmuşlar, harika bir pilotluk sergiliyorlar. İnsan ilişkileri ise ağırlıklı olarak çok kötü. Küçük olan İnia Yuuya’ya ilgi duyuyor. Böylece Yuuya Cryska’nın da dikkatini çekiyor.

Yuuya ve Yui başlarda hiç anlaşamıyor. Projenin bir yer varamayacağını savunuyor; ama zamanla hem buzlar çözülüyor, hem de yakınlaşmalar ve kıskançlıklar başlıyor. Hikayemizdeki esas kızın Yui olduğunu söylemiştik, esas oğlan da Yuuya. Kendini beğenmiş Japon düşmanından “Bu projeyi başarılı hale getireceğim. Herkes Japon TSF’lerinin en iyisi olduğunu görecek.” noktasına geliyor.

Bağımsız çalışmaların yanında ortak çalışmalar da yapılıyor. Bunlardan bir tanesi de Kamçatka’da savaş saflarında yapılacak. Sovyet üssünde kalıyor bütün ekipler. Japonların geliştirdiği yeni bir silah var TSF için. Yui ikna ediyor herkesi ve gizli olmasına rağmen silahı Kamçatka’ya getirtiyor. İlk gün silah görücüye çıkıyor ve inanılmaz bir başarı sergiliyor. Hiç gerçek savaşa katılmamış Yuuya bu silahla dünya rekorunu kırınca herkesin gözüne batmaya başlıyor. Diğer ekiplerden kimse sevmiyor Yuuya’yı. Sovyet ekibi İnia ve Cryska’yı da sevmiyor; ama bunun nedeni başka. Ön saflarda savaşanlar hep Sovyetlerin işgal ettiği ülkelerden çocuklar, Rusları kaçırıp geri kalanları savaşa zorluyorlar. Dönelim plana. Sonraki BETA saldırısında nedense silah çalışmıyor; ama ekibi yine de sahaya çıkmaya zorluyorlar. BETA’lar bitti derken bir anda yer altından üsse doğru gelen bir grup fark ediliyor. Yui ve İbrahim bir dolaplar döndüğünü anlıyor çoktan. Telsizler ve iletişim kanalları kapanıyor. Meydandaki BETA’lar bitmesine rağmen Sovyetler pilotlara yerlerinden ayrılmama emri veriyor önce, sonra da pilotlara birbirlerinden ve üsten uzakta noktalar belirleyip geri çekilme emri verilirken üstekilere de üssü boşaltma emri veriliyor. Tabii ki bütün alet edevat geride kalacak şekilde. Yui ve hangarda saklanmış bir personel geride kalmayı başarıyor. Vincent elindeki radyoyla zar zor Yuuya’ya ulaşıp Yui’nin geride kalıp silahı yok etmeye çalıştığını haber vermeyi başarıyor. Silahı yok etme çalışmaları ise pek başarılı değil, sistem çalışmadığı için. Hangara BETA’lar saldırıyor, her şey bitti derken Stella ve Yuuya Yui’yi kurtarıyor. Yuuya’nın fazla hasarlı TSF’si kaçmayı başaramıyor. Savaşıp köşe sıkışmışken bu kez Sovyet ekip gelip Yuuya’yı kurtarıyor. Uçaklar görünüyor, yardıma geldiklerini düşünen Sovyet ekip bir anda üstlerine inen bombalardan hiç de öyle olmadığını anlıyor. Sonra bir anda Lazer Sınıfı BETA’lar çıkıyor ortaya ve uçakları yok ediyor. Sovyet ekip bunlarla savaşmak için giderken diğer yandan Scarlet Twins geride iz kalmamasını sağlamak için bu ekibi yok etmek amacıyla peşlerinden gönderiliyor ve her şey örtbas edilmiş oluyor.

BM bütün bu olanlardan sonra bir zahmet bu çalışmayı iptal ediyor. Bir sonraki etkinlik Yuukon Üssü’nde farklı ülkelerden ekiplerin birbirlerine karşı savaşması üzerine kurulu. Bu kez Amerika’dan da bir ekip geliyor. Yuuya ile araları iyi değil tabi. Aşk meşk, kıskançlık, rekabet olayları arasında üsse çok sistematik bir saldırı gerçekleştiriliyor Mülteci Kurtuluş Cephesi tarafından. İstekleri gerçek özgürlük ve eşitlik. Bardaki arkadaşları Natalie de onların arasında; ama bizimkilere bilgi vermeye çalışırken bir arkadaşı tarafından öldürülüyor. Teröristler bu bölgede bulunan bir laboratuvardan da haberdar. BETA’lar üzerinde deney yapılan bir laboratuvar… Oradaki BETA’ları salıyorlar. Amerikalılar, Ruslar, teröristlerin içlerindeki hainler herkes bir şeyler saklıyor, Dünya böylesine kötü bir durumdayken bile herkes birbirini yok etme derdinde. Sonunda ise sanki kimse başka hiçbir şey yapmamış gibi BETA’ları yok etme derdine düşüyor. Teröristler başarısız olduklarını görünce intihar ediyor. Teröristlerin de içlerindeki hainlerin de Master dedikleri bir adam var. Bu adam neyin nesi ve amacı ne acaba? Hain grubunun başı Crsyka ve İnia’nın başka bir moda geçmesini sağlıyor. Her şeyi yok etme modu! Gel gör ki kızların içindeki Yuuya aşkı işe yarıyor ve Yuuya’yla savaşırken son anda eski hallerine dönüyorlar.

Sonuç; yaralılar, ölüler, açıklamalar… İnia hastanede yatıyor. Yui Japonya’ya çağırılıyor. Projeye devam edilmeme ihtimali var. Gitme hazırlığında Yuuya kesinlikle geri dönecek diye veda etmiyor. Yui de döneceğim diyor. Gitmeden önce Cryska çıkıyor karşısına. “Sana söylemem gereken bir şey var. ” Kapanış müziğini görüyoruz ama sabredin sonrasında minicik bir kısım daha var.

            Cryska: Düşmanız demek oluyor.

Yui: Hayır, daha karmaşık ve zorlu.

Cryska: Düşmandan daha zorlu olan şey nedir?

Yui: Aşk rakibi.

Bitti. Haydi geçmiş olsun. Bence oldukça sürükleyici bir anime. Nasıl bitmiş 24 bölüm anlamıyor insan. Her şeyden biraz biraz var içinde. Aynen hayatın kendisi gibi… 2016 başlarında bu seriden  Schwarzesmarken romanları da animeye uyarlanmış. Ona da bakalım 🙂

Açılış Müzikleri: Koda Kumi’den Go to the Top ve Aki Hata’dan Doubt the World

Kapanış Müzikleri: Minami Kuribayashi’den Signs – Sakutsuki Hitoyo- ve Ayami’den Revise the World