Etiket arşivi: Askeri

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse

Muv-Luv Alternative: Total Eclipse, bir çok ürünün arasında ” Durun bunun animesini de yapalım.” denilerek ortaya çıkmış desek yeri. Muv-Luv 2003’te yetişkinliklere yönelik oyun olarak çıkıyor. Devam oyunları, mangalar, hikayeler derken 2012’de Muv-Luv Alternative: Total Eclipse adlı tefrika roman animeye dönüştürülüyor. Anime serisi ortalama 24:30 dakikalık 24 bölümden oluşuyor. Yönetmenliğini Masaomi Ando yapıyor. Dolu dolu 24 bölüm, olaylar olaylar, toparlayıp yazmak gözümü korkutuyor resmen. Bir yerden başlamak lazım ve başlıyoruz:

Yıl 1967. İnsanoğlu Marslılarla ilk kez temas ediyor. Yalnız bu bir hayli kötü sonuçlar doğuruyor. Tek amacı insanlığı yok etmek olan uzaylılar, BETA, ile 1. Ay Savaşı yapılıyor. 1973 yılına gelindiğinde ise BETA ilk kez dünyaya ayak basıyor. Sonra 1997 yılına zıplayıp esas kızımızın gençliğini görüyoruz. Esas kızımız Yui Takamura Japonya’da Yüzey Pilotluğu Eğitim Okulu’nda öğrenci olarak çıkıyor karşımıza. Bu arada dünyada birçok yer BETA işgaline uğramış, birçok insan ülkesini kaybetmiş ve Japonya da zor bir durumda. 1998’de o kadar zor durumda ki öğrenciler bile bir anda kendilerini savaşın ön saflarında buluyor, Yui 5 arkadaşını bu ilk savaşlarında kaybediyor. Hem de BETA tarafından yenilmek üzereyken kendisine daha öncesinde öldürmesini yalvarır halde. O savaşın sonunda kendine geldiğinde düşünüyor: “Yaşayanlar ölüleri saymayı ne zamandan beri bıraktı acaba? Dünya gerçekten yok oluşa doğru mu gidiyor acaba?”

3 yıl sonra Alaska’daki Birleşmiş Milletler’e ait Yuukon Üssü’ndeyiz. BETAlarla savaşmak için Taktik Yüzey Savaşçıcı – TSF denilen robotlar kullanılıyor ve ülkesini kaybetmiş ülkeler TSF üretim ve geliştirme faaliyetlerine BM bünyesinde bu gibi üslerde devam edebiliyor.

Kahramanlarımız da Japon-Amerikan TSF geliştirme ekibi, XFJ Projesi’nde çalışan insanlar. Bu ekip çok uluslu. Projenin başında Yui Takamura var. Plotlar Amerika’dan Yuuya Bridges; Japon-Amerikan melezi, babasını tanımıyor, dedesi başta olmak üzere insanlardan Japonlarla ilgili hep kötü şeyler duyduğu için kendini sadece Amerikan olarak tanıtıyor. Aynı zamanda Japon olduğunu inkar ediyor. İsveç’ten Stella Bremer; büyük göğüsleri ve nişancılığıyla öne çıkıyor. İtalya’dan Valeria Giacosa; uzun boylu uzun saçlı yakışıklı İtalyan erkeği imajında ve sürekli birilerine asılıyor. Nepal’den Tarisa Manendal; kısa boylu, esmer tenli yenilgiyi kabul edemeyen bir pilot. Ekibin en yüksek rütbelisi, komutanı da Türkiye’den İbrahim Doğulu; vakti zamanında daha yüksek rütbeliyken emirleri hiçe sayıp BETAlardan kaçan mültecilere yardım ettiği için rütbesi düşürülüyor.

Bir de Sovyet ekip var. Meşhur Scarlet Twins denilen kızlar Cryska ve İnia. Bu kızlar da başlı başına bir proje. Bir tür çalışma sonucunda oluşturulmuşlar, harika bir pilotluk sergiliyorlar. İnsan ilişkileri ise ağırlıklı olarak çok kötü. Küçük olan İnia Yuuya’ya ilgi duyuyor. Böylece Yuuya Cryska’nın da dikkatini çekiyor.

Yuuya ve Yui başlarda hiç anlaşamıyor. Projenin bir yer varamayacağını savunuyor; ama zamanla hem buzlar çözülüyor, hem de yakınlaşmalar ve kıskançlıklar başlıyor. Hikayemizdeki esas kızın Yui olduğunu söylemiştik, esas oğlan da Yuuya. Kendini beğenmiş Japon düşmanından “Bu projeyi başarılı hale getireceğim. Herkes Japon TSF’lerinin en iyisi olduğunu görecek.” noktasına geliyor.

Bağımsız çalışmaların yanında ortak çalışmalar da yapılıyor. Bunlardan bir tanesi de Kamçatka’da savaş saflarında yapılacak. Sovyet üssünde kalıyor bütün ekipler. Japonların geliştirdiği yeni bir silah var TSF için. Yui ikna ediyor herkesi ve gizli olmasına rağmen silahı Kamçatka’ya getirtiyor. İlk gün silah görücüye çıkıyor ve inanılmaz bir başarı sergiliyor. Hiç gerçek savaşa katılmamış Yuuya bu silahla dünya rekorunu kırınca herkesin gözüne batmaya başlıyor. Diğer ekiplerden kimse sevmiyor Yuuya’yı. Sovyet ekibi İnia ve Cryska’yı da sevmiyor; ama bunun nedeni başka. Ön saflarda savaşanlar hep Sovyetlerin işgal ettiği ülkelerden çocuklar, Rusları kaçırıp geri kalanları savaşa zorluyorlar. Dönelim plana. Sonraki BETA saldırısında nedense silah çalışmıyor; ama ekibi yine de sahaya çıkmaya zorluyorlar. BETA’lar bitti derken bir anda yer altından üsse doğru gelen bir grup fark ediliyor. Yui ve İbrahim bir dolaplar döndüğünü anlıyor çoktan. Telsizler ve iletişim kanalları kapanıyor. Meydandaki BETA’lar bitmesine rağmen Sovyetler pilotlara yerlerinden ayrılmama emri veriyor önce, sonra da pilotlara birbirlerinden ve üsten uzakta noktalar belirleyip geri çekilme emri verilirken üstekilere de üssü boşaltma emri veriliyor. Tabii ki bütün alet edevat geride kalacak şekilde. Yui ve hangarda saklanmış bir personel geride kalmayı başarıyor. Vincent elindeki radyoyla zar zor Yuuya’ya ulaşıp Yui’nin geride kalıp silahı yok etmeye çalıştığını haber vermeyi başarıyor. Silahı yok etme çalışmaları ise pek başarılı değil, sistem çalışmadığı için. Hangara BETA’lar saldırıyor, her şey bitti derken Stella ve Yuuya Yui’yi kurtarıyor. Yuuya’nın fazla hasarlı TSF’si kaçmayı başaramıyor. Savaşıp köşe sıkışmışken bu kez Sovyet ekip gelip Yuuya’yı kurtarıyor. Uçaklar görünüyor, yardıma geldiklerini düşünen Sovyet ekip bir anda üstlerine inen bombalardan hiç de öyle olmadığını anlıyor. Sonra bir anda Lazer Sınıfı BETA’lar çıkıyor ortaya ve uçakları yok ediyor. Sovyet ekip bunlarla savaşmak için giderken diğer yandan Scarlet Twins geride iz kalmamasını sağlamak için bu ekibi yok etmek amacıyla peşlerinden gönderiliyor ve her şey örtbas edilmiş oluyor.

BM bütün bu olanlardan sonra bir zahmet bu çalışmayı iptal ediyor. Bir sonraki etkinlik Yuukon Üssü’nde farklı ülkelerden ekiplerin birbirlerine karşı savaşması üzerine kurulu. Bu kez Amerika’dan da bir ekip geliyor. Yuuya ile araları iyi değil tabi. Aşk meşk, kıskançlık, rekabet olayları arasında üsse çok sistematik bir saldırı gerçekleştiriliyor Mülteci Kurtuluş Cephesi tarafından. İstekleri gerçek özgürlük ve eşitlik. Bardaki arkadaşları Natalie de onların arasında; ama bizimkilere bilgi vermeye çalışırken bir arkadaşı tarafından öldürülüyor. Teröristler bu bölgede bulunan bir laboratuvardan da haberdar. BETA’lar üzerinde deney yapılan bir laboratuvar… Oradaki BETA’ları salıyorlar. Amerikalılar, Ruslar, teröristlerin içlerindeki hainler herkes bir şeyler saklıyor, Dünya böylesine kötü bir durumdayken bile herkes birbirini yok etme derdinde. Sonunda ise sanki kimse başka hiçbir şey yapmamış gibi BETA’ları yok etme derdine düşüyor. Teröristler başarısız olduklarını görünce intihar ediyor. Teröristlerin de içlerindeki hainlerin de Master dedikleri bir adam var. Bu adam neyin nesi ve amacı ne acaba? Hain grubunun başı Crsyka ve İnia’nın başka bir moda geçmesini sağlıyor. Her şeyi yok etme modu! Gel gör ki kızların içindeki Yuuya aşkı işe yarıyor ve Yuuya’yla savaşırken son anda eski hallerine dönüyorlar.

Sonuç; yaralılar, ölüler, açıklamalar… İnia hastanede yatıyor. Yui Japonya’ya çağırılıyor. Projeye devam edilmeme ihtimali var. Gitme hazırlığında Yuuya kesinlikle geri dönecek diye veda etmiyor. Yui de döneceğim diyor. Gitmeden önce Cryska çıkıyor karşısına. “Sana söylemem gereken bir şey var. ” Kapanış müziğini görüyoruz ama sabredin sonrasında minicik bir kısım daha var.

            Cryska: Düşmanız demek oluyor.

Yui: Hayır, daha karmaşık ve zorlu.

Cryska: Düşmandan daha zorlu olan şey nedir?

Yui: Aşk rakibi.

Bitti. Haydi geçmiş olsun. Bence oldukça sürükleyici bir anime. Nasıl bitmiş 24 bölüm anlamıyor insan. Her şeyden biraz biraz var içinde. Aynen hayatın kendisi gibi… 2016 başlarında bu seriden  Schwarzesmarken romanları da animeye uyarlanmış. Ona da bakalım 🙂

Açılış Müzikleri: Koda Kumi’den Go to the Top ve Aki Hata’dan Doubt the World

Kapanış Müzikleri: Minami Kuribayashi’den Signs – Sakutsuki Hitoyo- ve Ayami’den Revise the World

Mugen No Ryvius

Mugen No Ryvius da 2225 yılında yine uzayda geçen bir anime. Yaklaşık 24 dakikalık 26 bölümden oluşuyor. 1999-2000 yıllarında yayınlanan animenin çizimlerinden yeni olmadığını hemen anlıyorsunuz zaten. Sonrasında 2004-2005 yılında da mangası yapılmış.

Gelelim asıl konuya. Birbirleriyle anlaşamayan, ki bu şiddet uygulama derecesinde, iki kardeş Kouji ve Yuuki. Uzay gemisi pilotluk lisansı almak için uzay eğitim üssü Liebe Delta’ya giderler. Çocukluk arkadaşları Aoi de birlikte gelir. Bir tatil döneminde çocuklardan bazıları evlerine dönmüş, bazıları orada kalmışken bir şeyler ters gitmeye başlar.

Daha öncesinde güneşte nedeni bilinmeyen bir patlama olur. Geduld adını verdikleri çok yüksek ısı ve yerçekimi kuvvetine sahip tabaka tabaka alanlar oluşur. Bunlar da seviye seviye, ona göre basınç ve sıcaklık giderek artıyor. Bu uzay üssü zaten yakın zamanda kullanımdan kaldırılacak çünkü çok eski. Üssün kabin idaresi en iyi öğrenci grubunun elindeyken rotanın değiştirildiğini, böyle giderse hepsinin öleceğini öğreniyorlar.

2225 yılı, uzay seyahati, başka gezegenlerde yaşam dediysek lütfen yanlış anlaşılmasın. Bir uzay gemisinin rotasını değiştirmek, herhangi bir hareket yapmak inanılmaz vakit alan bir şey. Sadece rotanın değiştirilebilmesi için 8-9 saat falan gerekiyor mesela. Öğrenciler üssün uzay gemisine aktarılıyor. Kalan eğitmenler kendilerini feda ederek dışarıdan bir patlatmayla gemiye güç verip rotasının değişmesini sağlıyorlar. Yardım çağrısı gönderiliyor ve beklenmeye başlanıyor.

Bu arada yardıma geldiğini sandıkları ordu gemileri ateş açıyor. Geminin içinde başka ve çok teknolojik bir gemi olduğunu keşfediyorlar. Adı Ryvius. Kendi kendine hareket ediyor, robot gibi şeyleri var, içinde depolanmış yiyecekler var vs. Bu gemi onları koruyor. Bir de ortalıkta dolaşan ilginç pembe kıyafetli bir kız var ki öyle herkese görünmüyor başlarda ve çok sonra öğreniyoruz kim olduğunu.

Ryvius’a taşınılıyor. Gemi çözülmeye çalışılıyor, derken birbiri ardına saldıranlar devam ediyor. Sonraki saldırılar Ryvius’a benzeyen gemilerden geliyor. Adları teröriste çıkarılıyor. Onlar da yaşamak için savaşıyor işte. Aslında raporlarda çocuklardan bahsediliyor ama gemiyi yok etmek öncelikli hedefleri nedense.

Bir türlü başarılı olamıyorlar. Çocuklar gemide bir nevi Sineklerin Efendisi’ni yaşıyorlar. Gerçekten çocukları bile öyle uzun süre tek başlarına bırakmamak lazım. Neler olmuyor neler. Animenin psikolojik yanı da burada işte.

Ve geldik sonunda çözülen gizemlere: Bu Geduld denilen alanların en en derinlerde olanlarında bir tür yaratık yaşayabiliyor. Ryvius ve diğer gemiler eğer güneşte tekrar bir patlama olursa insanların bu gemilerle korunup bir süre yaşamını devam ettirmesi için bu yaratıkların gücüyle yapılmış. Vaia gemileri deniyor bunlara. Bizim pembeli kız – adı Neya – ve diğerlerinde olan yaratıklara Sphinx deniliyor ve geminin gücünü veren asıl bu yaratıklar oluyor. Geminin tam kontrolünü sağlamak için Sphinx ile kaptanın tam bir bağ yakalaması gerek; ancak bundan dolayı kaptanlar bir süre sonra çıldırıyor.

Son savaşın ardından yetkililer sonunda ‘Yok biz çocukları kurtaralım.’ demeyi akıl ediyor. Çocuklar kurtarılıyor. Aradan birkaç ay geçtikten sonra yetkililer çocuklara ulaşıp ‘Biz gemiyi sizin gibi hareket ettiremiyoruz. Neya sizi istiyor herhalde. Haydi bir çıkın dolanın.’ diye davet ediyorlar. Çocukların hemen hemen hepsi kabul ediyor, yolculuğa çıkıyorlar ve animemiz bitiyor.