Etiket arşivi: Shoujo

bokura-ga-ita

Bokura ga Ita – Oradaydık

Bokura ga Ita, Yuki Obata’nın yazdığı mangadan uyarlanan 26 bölümlük bir anime. Bölümler ortalama 25 dakikadan oluşuyor. 2006 yılında yayınlanan animeyi ise Akitaro Daichi yönetmiş.

Künye kısmını geçtikten sonra gelelim asıl meseleye. İlk kez ne zaman izlediğimi hatırlamıyorum; ama en sevdiğim animelerden biridir Bokura ga Ita. Sebebi ise bana çok gerçekçi gelmesi sanırım. Mangası nasıldır bilmiyorum açıkçası; ancak animesinin çizimleri öyle matah değildir. Hani öyle ayrıntılı, muhteşem şekilde çizilmiş, çizgilerden aşık olunacak tarzda karakterler değildir. Yani yazar burda “Hikayeye odaklanın.” der.

Odaklanalım bakalım hikayeye: Liseye başlayan Takahashi Nanami ve Yano Motoharu’nun inişli çıkışlı aşk hikayesi diye özetlenir. Şimdi böyle yazınca çok sıradan geldi, belki aslında çok sıradan; ama bence o sıradanlığı gerçekçi ve güzel hale getiren şey. Tabii ki klasik dram dram durumlar da söz konusu, ama o kadar kusur kadı kızında da olur değil mi? Yeri gelip her şeyin pat pat söylendiği, yeri gelip içindekilerin ifade edilemediği, anladığın halde hak veremediğin, hak verdiğin halde anlayamadığın, mantığının ve kalbinin farklı şeyler söylediği standart bir aşk ilişkisi bence ve bu şekilde olduğu için güzel.

Yano okulun yakışıklısı, her şeyi iyi, popüler oğlan. Nanami sıradan bir kız. Popüler tiplerin olayını anlamaz ve Yano’dan da nefret eder başta. Sonra bir şekil olaylar gelişir, sevmeye başlar, bunu da açık açık söyler Yano’ya. Bir süre sonra Yano’dan olumlu cevap alır. Biliyorsunuz ki hiçbir shoujo animede işler öyle sorunsuz gitmez. Ama işte benim asıl demeye çalıştığım şey şu ki; gerçek hayatta da öyle değil midir? Tam dersiniz ki; şu aşkım karşılık bulsa daha ne isterim, nasıl mutlu olurum, dünyalar benim olur, en büyük dileğim bu! Sonunda gerçekleşir… Sonrası ise sanki bu sizin en büyük isteğiniz değilmiş gibi, sanki bu hayatınızdaki en sıradan şeymiş gibi güzellikleri görmeyi bir kenara bırakıp duygularınızı bir kenara itip olmadık şeylere takılırsınız.

İnsan gerçekten kendisi için neyin daha önemli olduğunu iyi düşünüp karar vermeli. Kaybetme noktasına geldiğinde kafasına dank etmemeli. Bokura ga Ita’yı her izlediğimde bunu hatırlatıyorum kendime. Hatta kendimi kötü hissettiğim zamanlarda izlediğim bir anime Bokura ga Ita. Nedeni; hem çok beğenmem, hem de bana güç vermesi sanırım. Sonuçta şu an eşim olan insanla evlenmek hayaldi bir zamanlar; ama bu hayal gerçek oldu. 🙂

Animeye dönecek olursak bir ikinci sezonun olmasını çok isterdim, mutlu sonlu lütfen. Maalesef ki öyle bir ikinci sezon yok. Yaptığım araştırmalar sonucunda filminin olduğunu öğrendim, sanırım fırsat bulduğum bir ara izleyeceğim meraktan. Normalde dizilerini pek sevmem o karakter çeşitliliği olmadığı için gerçek oyuncularda, göze yeterince hitap ettiğini düşünmüyorum çünkü, animenin çıkış sebebi de bu değil mi zaten. 😀 Yine de bunu izlemek isterim, o kadar seviyorum düşünün. Mangasının devamında işler hiç de iyi gitmiyormuş. Film de aynı şekilde tabii. Hiç hoşuma gitmedi, hatta kalbimde bir sıkıntı yarattı bile diyebilirim, mutlu son olmasını o kadar isterdim, sanki kendi hayatım kendi ilişkim de buna bağlı gibi. 😀

Bokura ga Ita’dan favori birkaç cümlem de var. Nanami’nin ‘Olumsuz düşünürsen baştan kaybedersin.’ mealli cümlesi ile ‘Geçmişe yenilmeyecek bir şimdi yaratalım.’ cümlesine bayılıyorum diyebilirim. Hatta bu ikincisini eşime söylemişliğim ve bu yönde çabalar harcamışlığım vardır. Eski hatıralara ait yerlerde bu kez birlikte hatıralar oluşturmak gibi. Farklı bakış açıları olabileceğini göstermesi açısından da seviyorum bu animeyi.

Öyle işte izleyin, izletin, bu kadar çok sevdiğim animeleri yazmaya da cesaret edemiyorum genelde, bu da bir ilk olsun. 🙂

Açılış Müziği: Mi’den Kimi dake wo

Kapanış Müzikleri:

Mi’den Aishiteru (1,8,10. bölümler)

Kaori Asou’dan Koko ni Ite (2,5,24. bölümler)

Mi’den Sunset (3,18. bölümler)

Izumi Katou’dan Suki Dakara (4,6. bölümler)

Nozomi Sasaki’den Futari no Kisetsu ga (7,9,11,13. bölümler)

Izumi Katou’dan Utsukushisugite (12. bölüm)

Izumi Katou’dan Kimi ga Iru (14. bölüm)

Nozomi Sasaki’den Merry Go Round (15,16,19,22. bölümler)

Izumi Katou’dan Kotoba (17,20,21,23,25,26. bölümler)

Not: Görsel ararken film oyuncularını yakından gördüm, Yano rolündeki Toma Ikuta’yı başka bir diziden hatırlıyorum ve hiç yakıştıramadım Yano olarak. Belki o dizideki imajından öyledir, öyledir değil mi? Öyle olsun lütfen!

Neo Angelique Abyss

Neo Angelique Abyss

Neo Angelique Abyss, Angelique serisinin bir yan ürünü olarak çıkmış. Neo Angelique adlı oyuna dayanıyor. Angelique de aynı şekilde oyun, manga ve anime denemesi olan bir çalışma. 2008’de başlayarak 13 bölümlük 2 sezon halinde yayınlanıyor. İkinci sezon Neo Angelique Abyss Second Age olarak adlandırılmış.

Neo Angelique Abyss en açık haliyle bir kızcağızın etrafında toplanan ve onun için kul köle olan yakışıklı erkekler üzerine kurulu desek pek de yanlış olmaz. Tabi konu daha farklı ama olsun her anında bunu hissediyor insan. Öyle dalyan gibi uzun boylu, yakışıklı, elinden her iş gelen, kibar erkek karakterleri seviyorsanız hiç düşünmeden izleyin. 😀

Konuya gelecek olursak; animenin geçtiği dünya Arcadia’da ara ara Thanatos diye yaratıklar çıkıyor ortaya ve yakaladığının bütün enerjisini sömürüp kupkuru bırakıveriyor. Bu Thanatosları yok etmenin tek yolu arındırma. Bunu yapabilen de çok kişi yok. Kutsal Şehir şövalyeleri ağırlıklı olarak savaşıyor; ama diğerleri de var. Bunlardan bir tanesi Nyx. Yakışıklı mı yakışıklı, beyefendi mi beyefendi, zengin mi zengin, becerikli mi becerikli bir karakter. Nyx bu Thanatoslarla savaşmak için kendi çapınca bir topluluk kurma peşinde. Sağda solda haberini aldığı kişileri grubuna dahil ediyor. Hali hazırda Rayne adlı ülkenin belki de en geç profesörünü almış yanına.

Asıl kahramanımız Angelique ise ailesini Thanatos saldırısında kaybetmiş, doktor olup insanları kurtarmayı amaçlayan, kendi halinde bir lise öğrencisi. Bir gün Angelique’nin okulunun yöneticisi olan Nyx görüşmeye gelip diyor ki: ‘Angelique Angelique sende çok büyük bir güç var, gel bizim ekibe katıl, gel birlikte Hidamari Konağı’nda yaşayalım, hep birlikte Thanatoslarla savaşalım, doktorluktan daha çok insan kurtarırsın bu şekilde, hem Noblesse Oblige var bak.’ diyor. Bu Noblesse Oblige de çok sevdiğim başka bir animede daha geçiyor. Japonlar seviyor demek ki. Nyx bu ifadeyi ‘Eğer elinde bir şeyi yapma gücü varken yapmıyorsan bu da suçtur.’ diye açıklıyor.

Animeye geri dönecek olursak, Angelique sonunda kabul ediyor. Ekibe daha başkaları katılıyor: Aslında bir insan eseri bir biyolojik silah olan JD. Kutsal Şehir’de Gümüş Şövalyeler arasındayken ayrılıp kendini Angelique’ye adayan Hyuuga. Bir de kedi takılıyor Angelique’nin peşine; Ervin. Bu kedide bir şey var ama derken en sonunda görüyoruz tabii ki. Ayrıca gazeteciler Bernard ve Roche var. Onlar da Angelique’ye yardım etmek için ölüp bitiyorlar. Zaten sonradan anlaşılıyor ki meğer Bernard zaten akrabaymış. Hatta ailesi öldükten sonra bir süre Angelique’ye o bakmış falan.

Başta güzel güzel Hidamari Konağı’nda yaşayıp Thanatoslarla savaşıyorlar. Görmelisiniz; her akşam Angelique için yemek yapma yarışına giren yakışıklı erkek karakterler. Angelique’nin Kraliçe Yumurtası olduğunu öğrenince (yani çok yüksek arındırma gücü var, herhangi bir alete de ihtiyaç duymuyor) ünleri artıyor. Aynı oranda düşmanları da sanırım. En büyük düşman da Thanatosların asıl kaynağı olan Erebos adlı mutlak kötülük.

Asıl sürpriz şimdi! (Bu araya gerilim müziği giriyor işte kafanızda dinleyin:)) Erebos Nyx’i ele geçirmiş onun içinde yaşıyormuş. Nyx kontrolü kaybedip Hidamari Konağı’nı yakıyor. Diğerleri zar zor kaçıyor. Her yerde bir anda oluk oluk Thanatoslar oluşmaya başlıyor. Halk suçu Angeliquegillere atıyor.

Öyle ya da böyle geri dönüp eski düşmanlarını dost edinerek Erebos’u yok etmek ve Nyx’i kurtarmak için ellerinden geleni yapıyor ve başarılı da oluyorlar. Kedi Ervin Angelique’ye yol gösteren mutlak bir güç tarafından gönderilmiş yardımcı daha ziyade. Zor zamanlarda yol gösteriyor çaktırmadan.

Neo Angelique Abyss bence güzel bir animeydi, izlerken sıkılmadım. Yakışıklı anime karakterleri hayranı olmadığım için o erkek haremini andıran sahneler biraz sıkıntılıydı; ama izlenebiliyor yine de. 🙂

Neo Angelique Abyss ve Neo Angelique Abyss Second Age Müzikler:

  1. Sezon Açılış: Hiroki Takahashi, Toru Oukawa, Masaya Onosaka ve Daisuke Ono’dan Joy to the World
  2. Sezon Açılış: Ōbuhantā 4’ten (Hiroki Takahashi, Toru Oukawa, Masaya Onosaka ve Daisuke Ono) Silent Destiny
  1. Sezon Kapanış: Tegomass’tan Ai Ai Gasa
  2. Sezon Kapanış: Tegomass’tan Kataomoi no Chiisana Koi

Natsume Yuujinchou – Natsume’nin Arkadaşlık Defteri

Natsume Yuujinchou Yuki Midorikawa’nın manga serisinden uyarlanmış bir anime. Manga o kadar beğeni kazanmış ki; 2008 yılında ilk kez düzenlenen Manga Taishou ödülleri finalistleri arasında yerini almış. Anlaşılan o ki kazanamamış; ancak bu çok güzel olmadığı anlamına gelmiyor. 🙂

Anime ise 5. sezonda ve devam ediyor. Şöyle bir bakayım diye açıp işlerime ara verecek seviyede izlememe neden oldu. Bu açıdan bakarsak kötü, kaka, izlemeyin sakın. 😀 Sezonlar 13 bölüm, her bir bölüm  ortalama 22-23 dakika sürüyor.

Kahramanımız Natsume Takashi lise öğrencisi bir genç. Anneannesi Natsume Reiko’nun gücünü miras almış ve Japonca’da ‘ayakashi, youkai’ denen her tür ruh, hayalet, tanrı (Japonya’da bolca vardır bunlardan da), cin gibi yaratıkları görebiliyor. Ailesi küçük yaşta öldüğü için Natsume dönüşümlü olarak akrabalarının yanında kalıyor. Küçücük yaşı ve ailesini kaybetme travmasına başkalarının göremediği ve başına musallat olan yaratıkları da ekleyince dışarıdan garip davranan, sürekli yalan söyleyen biri gibi göründüğü için hiçbir akrabası uzun süre yanlarında kalmasını istemediği için sürekli yer değiştiriyor. Aynı sebepten ötürü arkadaşı da yok. Olsa da kısa sürede başka bir yere taşındığı için kaybederdi herhalde.

Aslında her yeni bir okula transfer oluşunda hemen birileri yanına yaklaşıp arkadaş olmaya çalışıyor; ama kısa süre içinde bir youkai başına gelip garip şeyler yapmasına neden olduğu için insanlar aynı hızda uzaklaşmayı tercih ediyor.

Bütün bu sebeplerden ötürü haklı olarak onlardan nefret ediyor. Sonra bir gün işler yine karışmışken uzak bir akraba çıkıp geliyor ve biz Takashi’ye bakmak istiyoruz diyorlar. Tabii ki en son akrabanın canına minnet. Toukosan ve Shigerusan çocukları olmayan bir çift. Kucak açıyorlar Takashi’ye, o da onları çok seviyor. Okulda hemen arkadaşlar buluyor. Ama youkailar da boş durmuyor tabii. Çalışmalara devam. Tam da bu sıralarda bir youkaidan kaçmaya çalışırken başka bir tanesine denk geliyor. Şans kedisi maneki neko şeklinde olan bu youkai meğersem Reiko’nun tadınığıymış. Reiko youkailarla düello yapıp onları yenmenin karşılığında isimlerini bir kağıda yazmalarını istiyormuş. Bu kağıtlardan oluşturduğu defter de seriye adını veren Natsume’nin Arkadaşlık Defteri. Yalnız bu defter Reiko’ya adını yazan youkaiları kontrol etme gücü de verdiği için çok tehlikeli. Bu gücü nedeniyle defter içinde adı olan, olmayan bir sürü youkai tarafından ele geçirilmeye çalışılıyor.

Natsume maneki neko şeklinde, asıl adı Madara olan ama Nyanko Sensei adını verdiği oldukça güçlü youkai ile bir anlaşma yapıyor. Takashi defterdeki adı bulunan youkailara adlarını geri verecek. Nyanko Sensei de bu süre zarfında Natsume’nin koruması olacak. Eğer hayatı boyunca hepsini geri veremezse Nyanko Sensei defterin kalan kısmını miras alacak ve Natsume’yi yiyecek. Ne kadar masum bir anlaşma değil mi? 😀 😀

Böylece Natsume’nin anneannesi Reiko’yu tanıma, youkailar ve insanlarla olan ilişkilerini gözden geçirme, yanında bulunduğu aileyi korumak isteme, youkai olsun insan olsun iyilik yapma duygularını kaybetmeme, bu arada defterde adı olan youkailara denk geldikçe isimlerini geri verme, arkadaş edinme, çeşitli nedenlerle youkaiları gördüğünü bilmelerine rağmen hala onunla kalan arkadaşlar edinme, onlarla nasıl iletişim kurması gerektiğini öğrenme, youkaiları gören, hatta zararlı olanları kovma işleri yapan ve bunun için başka youkaiları hizmetine alan insanlarla olan maceraları başlıyor ve hala devam ediyor.

Youkai kovucular da kendi aralarında iyi niyetli ve kötü niyetli olarak ikiye ayrılıyor bu arada. Mesela Natorisan var. Ailesi eskiden bu işi yapıyormuş. Youkai gören biri çıkmamış aileden. Bırakmak zorunda kalmışlar. Sonra Natorisan kendi vücudunda dolaşan kertenkele görünümlü bir youkai ile dünyaya gelip aile işini yeniden başlatmaya karar vermiş. Görünürde ise meşhur bir oyuncu. Bir de Matoba ailesi var. Onlar da kötü olanlar. Youkailar kötüdür, kullanabiliyorsan kullan, kullanamıyorsan yok et veya mühürle mantığıyla hareket ediyorlar.

2005’te başlayan mangası da 2008’de başlayan animesi de devam ediyor Natsume Yuujinchou’nun. Bakalım nasıl maceralar var? Natsume defterde adı olan youkaiların hepsine adlarını geri verebilecek mi? Hayatının bundan sonraki kısmı nasıl olacak? Daha da önemlisi bunları görebilecek miyiz? İnşallah devam ederler yazmaya ve çekmeye de görebiliriz biz de. 🙂

Açılış ve Kapanış Müzikleri

Sezon 1 Açılış: Shūhei Kita’dan Issei no Sei

Sezon 1 Kapanış: Kousuke Atari’den Natsu Yūzora

Sezon 2 Açılış: Long Shot Party’den Ano Hi Time Machine

Sezon 2 Kapanış: Kourin’den Aishiteru

Sezon 3 Açılış: HOW MERRY MARRY’den Boku ni Dekiru Koto

Sezon 3 Kapanış: Kousuke Atari’den  Kimi no Kakera

Sezon 4 Açılış: Hiiragi’den Ima, Kono Toki

Sezon 4 Kapanış: Marina Kawano’dan Takaramono

Sezon 5 Açılış: Sasanomaly’den Takarabako

Sezon 5 Kapanış: Aimer’den Akane Sasu