Etiket arşivi: Doğan Kitap

İtiraflar

İtiraflar – Kanae Minato

İtiraflar Kanae Minato’nun 2008’de yazdığı ilk romanı. Daha sonrasında polisiye türünde ün salmış bir yazarın çok satanlar listesine oturan ilk kitabı. İtiraflar 191 sayfadan oluşuyor. İlk baskısı ve 2016’da Doğan Kitap’tan çıkmış. Japonca yerine İngilizce’den çevrilmiş olması ise biraz üzücü. Japonca çeviri yapan isimlerin daha ziyade Haruki Murakami çevirileriyle meşgul olmalarından kaynaklanıyor olabilir.

İtiraflar’da annesi tarafından terkedilen bir gencin tekrar ilgi ve sevgi görebilmek adına dikkat çekmek için yaptığı şeyler anlatılıyor. Şuu’nun akademisyen ve son derece başarılı; ancak nedense bir esnafla evlenmiş annesi hayatından mutsuz. Çocuğuna masal anlatmak yerine bile elektrik devrelerinden bahsediyor mesela. İlerleyen dönemlerde ise akademi hayatından çıkmasından bütün suçunu çocuğuna yükleyip sürekli şiddet uyguluyor. Şuu ise bu durumdan bir kez olsun şikayetçi olmuyor. Bir noktada babası bunu fark ediyor, boşanma, anneye uzaklaştırma süreçlerinden sonra baba tekrar evleniyor; ancak Şuu’nun aklı zekasını aldığını annesinde kalıyor hep. Annesi gitmeden önce ona bir daha aratuıp sormayacağını; ama başına bir şey gelirse mutlaka geleceğini söylediği için, Şuu annesinin takdir edeceği bir şeyle, zekasıyla annesinin dikkatini çekmek için çabalamaya başlıyor.

Açmaya yeltenince elektrik şok veren bir cüzdan yapıp bunu okuldaki fen bilgisi öğretmenine gösteriyor. Öğretmeni Şuu’nun bu icadını ne amaçla yaptığını sorguluyor doğal olarak. İstediği ilgiyi göstermiyor. Bunun üzerine Şuu bu projesini geliştirerek bilim yarışmasına katılıyor. Gayet başarılı olup ödül de alıyor, ki hemen sonrasında bir vahşet olayı gazeteleri doldurmaya başlayıp insanlar yatıp kalkıp bu olaydan bahseder hale gelince Şuu’nun başarısı gölgede kalıyor.

İstediği ilgiyi görmek için birini öldürmesi gerektiği inancına kapılan Şuu kendine şahit olması için bir sınıf arkadaşı Naoki’yi seçiyor. Naoki de evde annesinden gördüğü ‘prens’ imajının aksine dışarıda hiçbir konuda o derece başarılı olamadığı için mutsuzluk yaşayan, aslında çevresiyle ilişki kuramamış, biraz yitik bir tip. Öğretmenin kendisini yeterince taktir etmediğini, sorun yaşadığında kendisini yalnız bıraktığını düşündüğü için öğretmeninden hoşlanmıyor. Hoş hoşlandığı aman aman hiçbir şey yok ya. 😀 Neyse sonuçta Şuu icadını deneme amacıyla birini seçmesini istediğinde önce öğretmenlerini söylüyor, Şuu’nun olumsuz tepkisinden sonra yine öğretmenine zarar vermek amacıyla onun küçük kızını öneriyor.

Planlar yapılıyor, uygulama günü gelip çattığında da işler oldukça iyi gidiyor. Kız mekanizmanın saklı olduğu çikolata kesesini açmak istediği anda çarpılarak yere düşüyor. Aslında bilincini kaybeden kızı Şuu başarıp öldürdüğünü düşünüyor. Naoki’ye gidip herkese anlatmasını, onu kullandığını söyleyip olay yerinden ayrılıyor. Naoki ise Şuu’nun da kendisine aynı şekilde davranmasının getirdiği hayal kırıklığı, intikam alma isteği ve panikle önce kıza boğulmuş izlenimi vermek için onu havuza atmaya karar veriyor. Kesinlikle öldüğünü düşündüğü kız son anda gözünü açsa da bu noktada intikam alma isteği ağır basarak kızı yine de suya bırakıyor.

Kız ölü bulunuyor. Öğretmen izleri sürerek olanları tahmin ediyor. Şuu ve Naoki’yle konuşuyor. Şuu hemen kabul ediyor tabii ki. Naoki’nin annesi her zamanki gibi oğluna toz konduramıyor ve öğretmeni suçluyor. Naoki ise sessiz kalıyor. Öğretmen dönemin son günü emekliye ayrılacağını söyledikten sonra kızının ölüm hikayesini anlatıp “Bu sınıftan iki kişi öldürdü kızımı, anne olarak onları öldürmek istiyorum, öğretmen olarak onları korumak istiyorum. Polise şikayet etmeyeceğim; ama onların sütlerine kızımın AIDS olan babasının kanından karıştırdım.” diyor. İş bambaşka bir boyuta taşınıyor tabi. Verdiği ipuçlarıyla bu iki kişinin kimler olduklarını herkes hemen anlıyor zaten.

Tatil sonrası Şuu okula gitmeye devam ediyor. Naoki ise kendini eve kapatıyor. Olaylar öyle bir boyut kazanıyor ki sonunda Naoki annesini öldürüyor, Şuu önce sınıf başkanını öldürüyor, sonra mezuniyet töreninde patlatmak üzere bir bomba yapıp sahnenin altına saklıyor. Öğretmeni önceden durumu anlayıp bombayı alıyor, Şuu’nun annesinin olduğu üniversiteye yerleştiriyor. Şuu bombayı patlatarak annesini öldürmüş oluyor. Bu dünyada değer verdiği tek varlığı kendi elleriyle öldürmüş oluyor yani.

Bu olay farklı kişilerin bakış açısı ve ağzından, minik minik; ama can alıcı bilgilerle zenginleşerek anlatılıyor İtiraflar’da. Ebeveynlerin çocuklarının hayatında ne kadar önemli bir etkiye sahip olduğu, öğretmenlerin bunun devamı olduğu, eğitim sistemi ve öğretmenin davranışlarının bir çocuğu kazanıp kazanmama noktasında ne kadar da etkili olduğunu anlatıyor aynı zamanda da. Türü polisiye geçiyor ve kitaba sürükleyicilik kazandırıyor olsa da, aynı zamanda eğitim konusunda etraflıca düşünmesini sağlıyor okurun. İyi okumalar…

Çocuğum Neden Uyumuyor?

Çocuğum Neden Uyumuyor? – Sarah Ockwell-Smith

Çocuğum Neden Uyumuyor? Sarah Ockwell-Smith’in 2015’te yazdığı “Gentle Sleep Book”un 2016 yılında Türkçe’ye çevrilmiş hali. Keşke orjinalinde olduğu gibi daha iyi duygular uyandıran bir isim seçilseymiş. 🙁 Kitap 326 sayfadan oluşuyor. Font okunurluğu ve akıcılığı güzel bir kitap.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Çocuğum Neden Uyumuyor?bir kez bu meselelere girdiğinizde karşınıza çıkan o uyku eğitimli uyku kitaplarından değil. Peki nasıl bir uyku kitabı diyecek olursanız, aslında uykunun tarihinden, doğasından ve bebeğinizin yaş grubuna göre aslında nasıl bir uyku performansı beklemeniz gerektiğinden bahsediyor.

Devamında da aslında kendi uyku rutini ve uzun vadeli olumlu etkilerinin görüleceğini düşündüğü önerileri birebir örneklerle açıklayarak veriyor. Uyku Eylem Planı adını verdiği planı da şu şekilde:

  1. Aynı yatakta veya birlikte uyuma.
  2. Çocuğunuzun yaşına göre olması gerekeni bilip buna göre bir beklentiye girmek, imkansız beklentiler içine girip de kendinizi daha fazla stres altına sokmamak.
  3. Bebeğinizin dil/dudak bağı, alerji gibi uykusunu etkileyecek bir rahatsızlığının olup olmadığını bilme. Mama ve anne sütüyle beslenmede uyku beklentisinin değişmesi gerektiği.
  4. Kendi kokunuzun olduğu bir geçiş nesnesine alıştırmak.
  5. Uyku saatinden en az 2 saat öncesinde her türlü ekran kullanımını sonlandırmak.
  6. Kendinize zaman ayırabilmeniz, dinlenebilmeniz için mutlaka destek almak gerektiği.
  7. Çocuğun öğle/öğleden sonra saatlerinde doğal ışık alması için dışarıya çıkması. Akşam kısık ışık kullanmak. Uyunacak ortamda mümkünse hiç ışık kullanmamak, illa kullanılacaksa da beyaz/mavi temelli bir ışıktansa kırmızı temelli bir ışık kullanılması. Gündüz de çocukla odada vakit geçirip odasının güzel bir ortam olduğu duygusunu yaratma. Lavanta yağı gibi rahatlatıcı kokulardan kullanmak. Müzik/beyaz gürültü kullanmak.

Sarah Ockwell-Smith bunların mucizevi bir şekilde tek gecede uyku sorunlarını çözmeyeceğini, daha uzun vadeli bir iyileşme beklemeniz gerektiğini de sürekli olarak vurguluyor.

Çocuğum Neden Uyumuyor?’daki en çarpıcı kısım bence uyku tarihinden ve beklentilerin ne olması gerektiğinden açıkça bahsetmesi. Bence çocuk sahibi olanların değil, olmak isteyenlerin kendilerini neyi beklediğini görmesi için okunması daha iyi olurmuş. Uyku Eylem Planı’nda da bahsedildiği gibi beklenti seviyemiz yaklaşımımızı çok etkiliyor. Ne beklememiz gerektiğini gerçekçi şekilde görmek bu anlamda çok önemli. Diğer dikkat çekmek istediğim nokta da uyku eğitimleriyle ilgili olumsuz bilimsel çalışma sonuçları! Uyku eğitimi verilen bebeklerin ağlamamasının nedeninin sadece öğrenilmişlik çaresizlik olması durumu ki, kimsenin bebeğine bunu yaşatmak istemeyeceğini düşünüyorum.